Roma Gezisi / İtalya

Türklerin en güzide yurtdışı tatil noktalarından biri neresidir diye sorsam herhalde ilk 3’e girer Roma 🙂 İşte böyle olunca biz de Büyük Roma medeniyetinin başkenti olan bu tarihi ve popüler şehre 3 günlük bir Roma Gezisi planıyla attık kendimizi.

Roma’yla ilgili nasıl bir girizgah yapmak lazım bilmiyorum ama bende yarattığı ilk etki “Fatih burayı görseydi ne yapar eder muhakkak Roma’yı fethederdi” oldu. Bu şehir gerçekten tarihten fırlayıp hala dimdik ayakta duran bir sanat eseri..

Herzamanki gibi Roma Gezisi için küçük ipuçlarıyla başlayalım;

  • Para birimi Euro (EUR)
  • İstanbul – Roma Saat farkı : -1 saat. yani bizden 1 saat geride
  • Roma hava durumu : Genel olarak bizden daha sıcak ve güneşli (Bodrum, Antalya gibi diyebiliriz)
  • Para birimi EUR olduğu için Türkiye’ye göre pahalı. Roma Alışveriş için pek uygun sayılmaz.
  • Havalimanı – Merkez ulaşımı yaklaşık 45 EUR ( taksi )
  • Merkezde gezmek için yürüyüş yeterli. Ulaşıma ihtiyaç yok. Lazım olursa az da olsa metro ulaşımı var.
  • Forno = Fırın” bu kelimeyi öğrenmelisiniz. En lezzetli ve uygun fiyatlı pizzaları buralarda yiyeceksiniz 🙂

Türk Hava Yolları İstanbul’dan Roma’ya günde 4 sefer düzenliyor. uçuş yaklaşık 2.5 saat sürüyor ve kendinizi günlük güneşlik bir şehirde buluyorsunuz.

Roma'ya doğru..
Roma’ya doğru..

Roma, gerçekten imkanı olan herkesin muhakkak görmesi gereken bir yer diye düşünüyorum. Şehrin tüm sokakları, yapıları, havası bile sizi alıp eski tarihlere götürüyor. Tarih ve İtalyan keyfi bir araya gelince ortaya harika bir harmoni çıkıyor. Roma gezisi için daha ne duruyoruz..

Biraz pizza, biraz dondurma, işte size Roma..

Roma’da Gezilecek Yerler;

  • Vatikan City
  • Piazza di San Pietro (San Pietro meydanı ve Kilisesi)
  • Colloseo (Kolesiyum) ve Roman Forum
  • Piazza di Spagna (İspanyol Merdivenleri)
  • Piazza del Popolo
  • Fontana di Trevi
  • Panthenon
  • Piazza Navona
  • Vittoriano
  • Ve kafanızı nereye çevirseniz göreceğiniz yüzlerce yapı, müze, bişey bişey..

Gezilecek yerlerin detaylarına geçmeden size biraz Roma’yı anlatmak istiyorum. Roma resmen turist istilasında bir şehir. Özellikle yaz aylarında eski şehir denen gezilecek tüm yerlerin bulunduğu bölgede turist kalabalığından geçilmiyor. Birçok yerde sıra beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. Aynı zamanda Roma tamamen yürüyerek gezeceğiniz bir şehir. Bu nedenle bizim gibi Temmuz ayında orada olmanızı tavsiye etmiyorum ki benim tavsiyem bahar ayında bu şehrin gezilmesi.

Bazı ülkelerin Avrupa Birliğine katılmasıyla Avrupa genelinde ortaya çıkan hırsızlık sorunu Roma’da da hat safhada var. Bu nedenle sizlere tavsiyem gözünüz açık gezin, sırt çantası yerine yan asacağınız çantaları tercih etmeniz. Arabanız var ise içerisinde değerli eşya bırakıp ayrılmayın. Pasaport ve paralarınızı sağlam yerlere zulalayın.

Biz Roma’ya vardığımız ilk gün Vatikan’a gitmek için metroya bindiğimizde bu tip bir olaya maruz kaldık ki inanın yapmaya çalışan kızı görseniz asla yakıştıramazsınız. son anda farketmemiz sayesinde eşimin hala bir telefonu var 🙂 ve olaya rağmen metroda bir kişi bile dönüp şaşırmadı. Bu şehirde günde onlarca turisti soyuyorlar. Siz dikkat edin derim 😉

Neyse, tatsız şeylerdense size biraz tramisu, dondurma anlatayım.. 🙂 Yok yok burada değil başka bir yazıda anlatacağım ne yiyip içeceğinizi..;)

Daha önce de dediğim gibi birazdan yazacağım yerlerin tamamına yürüyerek gidebilirsiniz. En uzak nokta en fazla 20 dk sürüyor. Zaten şehir merkezi sokakları çok dar olduğu için taksi gibi araçların kullanımı pek mümkün değil. Tabana kuvvet.. 🙂 O yuzden tabanlarınız şişene kadar yürüyerek büyük bir Roma turu yapabilirsiniz. 🙂

Vatikan City: (San Pietro Kilisesi ve Vatikan Müzesi)

Buraya şehir dedim ama aslında Vatikan Dünya’nın en küçük ülkesi. Roma’nın göbeğinde Hristiyan aleminin yapıtaşı ve yönetim merkezi burası. Detay merak edenler Buraya tıklayarak Wikipedia’dan okuyabilirler.

Vatikan’a gittiğinizde sizi bölgenin içerisine almayacaklar. Bölgeye sadece vatandaşları ve özel izinli olanlar girebiliyor. Vatikan’da gezeceğiniz temel 2 yer var. Biri San Pietro meydanı ve Kilisesi, diğeri Vatikan Müzesi. San Pietro meydanı her zaman televizyonda gördüğümüz Papa’nın halka seslendiği meşhur meydan. Gittiğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız ki gerek meydan gerek kilise bu zamana kadar gördüğüm en görkemli yapılar diyebilirim. Adamlar yememiş içmemiş 500 yıl önce bunu yapmışlar “ya valla helal olsun” dedirtiyor insana. 🙂

San Pietro Kilisesi’ne girmek için güvenlik kontrolünden geçiyorsunuz. Bu nedenle uzun bir kuyruk oluyor ama bu sizi korkutup yolunuzdan döndürmesin. Kuyruk çok hızlı ilerliyor. Bu arada bayan ziyaretçiler açık kıyafetlerle (kısa etek, şort gibi) kabul edilmiyor. Girişte şal benzeri birşey almak zorunda kalıyorsunuz. Bu nedenle bayanlar! yanınızda muhakkak örtünecek bir şey götürün.

Kiliseye girdiğinizde içerideki sanat sizi büyülüyor. Burası küçük şapeller haricinde tamamen turistik hale gelmiş deva bir sanat müzesi. Duvarlarda ve tavanlara yazan latince yazıları okuyabilmek için o an herşeyi feda edersiniz bana inanın 🙂

Kilisenin ikinci aşaması en tepedeki seyir terası ki işte burada size tam bir tavsiye yapamayacağım. Biz yukarı çıktık ve resimlerdeki manzarayla karşılaştık. Tüm Roma’yı ayaklarınıza seren bu manzaranın bedeli ise 5 EUR ve 550 klostrofobik basamak. Bu yukarı tırmanış serüvenini kapalı alan korkusu olan, nefes darlığı ve fiziksel zorluğu olanlar için tavsiye etmiyorum. Benim diyen adamı bile bayıltacak zorlukta bir parkur gerçekten bu çıkış. 2 EUR daha verip 200 basamağı asansörle geçebiliyorsunuz ama inanın olay son 300 basamakta. O yüzden o 2 eur yu boşa vermeyin.

Colloseo (Kolesiyum) ve Roman Forum:

Bu mekanı anlatmaya gerek yok herhalde 🙂 Gladyatör filmlerinden ezbere bildiğimiz bu kalıntıyı görmeden Roma’dan dönerseniz toplum içinde kınanmanız çok olası, uyarayım :):)

Roma Forumu ve Colessium aynı bölge içerisinde. Giriş biletlerini beraber alıyorsunuz. Pazar günleri halk günü gibi bir şey ve girişler ücretsiz. Normalde giriş 12 EUR.

Piazza di Spagna (İspanyol Merdivenleri):

Roma’nın ikonik mekanlarından biri de bu. Bizde son dönem Galata sokakları ve merdivenleri gibi burası da özellikle gençlerin ve turistlerin 24 saat istilasına uğramış bir yer. İçeceğinizi alıp geleni geçeni izlemek için ideal bir mekan. Görmeden gelmeyin ama beklentinizi de çok büyük tutmayın derim.. 🙂

 Piazza del Popolo (Popolo Meydanı):

Bu meydan Via Del Corso caddesinde güzel bir yürüyüşün ardından ulaşacağınız bir meydan. Roma’daki diğer meydanlara nazaran daha heybetli ve büyük. Bir numarası var diyemem ama görmeden geçmeyin. Ufak bir mola için ideal. 😉

Popolo
Popolo Meydanı

Fontana del Trevi (Aşk Çeşmesi):

Burayı anlatmaya gerek yok herhalde. Dünya’dan bir çok insanın Roma’ya gelmesindeki ana nedenlerin başında geliyor bu çeşme ve meydan. Biz gittiğimizde maalesef tadilattaydı. Tamamen inşaat halinde olduğu için resim koymuyorum. İşin komik yanı ise havuz ve su olmamasına rağmen insanlar adettendir para atmaya devam ediyorlardı. Belediye, işçilere yevmiye vermek yerine bahşişe anlaşmış olabilir 🙂

Görmeden gelmeyin.

Panthenon:

Bu tapınak Roma’nın tam göbeğinde eski mi eski bir Pagan tapınağı. Acayip görkemli ve etkileyici bu tapınağı muhakkak görmenizi tavsiye ediyorum. Navona meydanından bir dondurma alıp 2 sokak yana geçtiğinizde buraya ulaşıyorsunuz.

Piazza Navona ( Navona Meydanı):

Burası Roma’nın en hareketli meydanı diyebiliriz. 2 tane havuzun etrafında oturan insanlari sanat galerisi ve bir sürü restoranla bence muhakkak görmeniz gereken bir meydan. Atıştırmalık dondurma, waffle, truffle gibi birşeyler alıp bu meydanda insanları izleyebilirsiniz. Meydandaki restoranlar genel olarak çok dolu oluyor. İçeceğinizi alın ve bir çeşmenin kenarına oturup ufak bir dinlenmece yapın derim. Meydanda bir çok dondurmacı var ama sabredin ve 1 sokak yandaki Giolitti ‘den dondurmanızı alın 🙂 onu da ayrıca yeme içme bölümünde anlatacağım.

Vittoriano (Altare della Patria) :

İşte bu bina ve meydan benim için Roma’daki en etkileyici yapıydı. Hani yazının başında demiştim ya Fatih burayı görseydi kesin fetheder buraya heykelini dikerdi diye. İşte tam da buradan bahsediyorum. Roma’nın kalbinde yer alan bu devasa ve görkemli yapıyı muhakkak görmelisiniz.

 

Roma ile ilgili yazacak çok şey var. Yazı gecikmeden bunu yayına almak istiyorum. Devamı ve detayları başka bir yazıda yazacağım. Aynı zamanda işin en tatlı yanı olan 🙂 Roma’da ne yenir? tavsiyeleri için de bir yazı yazmayı planlıyorum. Takipte kalınız. Pişman olmayacaksınız. 🙂

Selamlar.

Melih BİLDİREN

Bizi sosyal medyadan takip edebilirsiniz:

https://www.facebook.com/dunyabuyuk

https://instagram.com/dunyabuyuk/

https://twitter.com/dunyabuyukcom

Hakkında Melih

Çanakkale’de doğmuş, hayatının 20 yılını İzmir’de geçirmiş, İstanbul’da yaşayan, D.E.U. İşletme Fakültesi Mezunu, Pazarlama İletişimi neferi, Havacılık tutkunu, Motosiklet aşığı, Pozitif, Gülmeyi ve konuşmayı seven, Ceren’in eşi,

Bunu okudunuz mu?

Atina Gezilecek Yerler

Atina’yı ilk gördüğümde “Ana! İzmir’in aynısını yapmışlar” demiştim 🙂 İşte bu şehir tamamen bizden biri …

Fethiye Gezilecek Yerler

İnsanoğlunun aklına tatil denince ilk akla gelen deniz, kum, güneş üçgenin buluşması gelir. Malum yoğun, …

One comment

  1. Bende gitmiştim hayran kaldım Roma başka bir şehir gezmekten hiç bikmam

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.